Gezdiğim...Gördüğüm...Aklımda Kalanlar... AHMET BOLAT

Saklanan Beyaz Türk Piramitleri....





Çin'de saklanan Türk Piramitleri (Beyaz Piramitler)

İlk insan mumyalama tekniğini mükemmel bir şekilde uygulayanlar Altay Türkleridir.(Mısır medeniyetinden yüzyıllarca önce) Uygur bölgesinde bulunan,Mısır piramitlerinden yüzyıllarca önce yapılan ve Mısır piramitlerinden daha yüksek/büyük olan piramitleri yapan Türklerdir.Çin hükümeti buraya girişi tamamı ile yasaklamıştır.Çünkü bu piramitlerin içinde proto-Türk yazılar mevcut.Arkeologların dahi girişine kati surette izin verilmiyor.Çünkü dünya tarihinin tekrar yazılması gerekebilir.

ORTA ASYADAKİ TÜRK PİRAMİTLERİ

Bugün çin sınırları içerisinde yer alan, xian şehrine 100 km uzaklıkta qin ling shan dağlarında Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edilmiş, etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde bir piramit bulunmaktadır; BEYAZ PİRAMİT
Beyaz Piramit’in ikinci dünya savaşı sırasında çin’e yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı 1957 yılında ilk kez life dergisinde yayınlanmıştır.
Bu piramitleri araştırmak üzere 1994 yılında şensi bölgesinde bir araştırma gezisi yapan alman bilim adamı hartwig hausdof kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin vermiştir. hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarındadır.
Bölge çin tarafından yasak bölge ilan edilmiş olduğundan dolayı piramitler içerisinde bulunan mısır medeniyetinden çok ileri bir teknikle mumyalanmış olan cesetler ve Ön-Türkçe yazıtlar üzerinde araştırma yapılamamaktadır.

Piramitlerin ebat,orijinal şekil ve büyüklükleri ,dikkat çekmemesi açısından çin hükümeti tarafından maksatlı olarak tahrip ve kamufle edilmiştir.Piramitlerin üst tarafları kesilmiş ve üstleri toprakla doldurulup, kamuflaj amacıyla ağaçlandırılmıştır .


Çin’deki Türk Mumyaları

Ceviz Kabuğu Progamın’a katılan (İzleyici telefonu) Halil Şıvgın (Eski “Sağlık Bakanı” demiş ki:
“1984 yılında ben Çin’i ziyaret ettim, Çin’i ziyaretim sırasında Turfan’a götürdüler. İlk defa Turfan’a giden Türk heyetinin mensubu olmakla da gerçekten gurur duyuyorum. Orada bizi gezdirirken mumya bulduklarını söylediler ve biz mumyaları gördük. O gördüğümüz mumyaların Mısır’daki mumyalardan çok farklı olduğunu ifade ettiler, yani teknoloji olarak, yapımı olarak Mısır’daki mumyaların önünde olduğunu.

Daha sonra aradan yıllar geçti, bir televizyon kanalında bu konun tartışılmakta olduğunu gördüm. Gerçekten bilimsel olarak, gidilmiş, Mısır mumyalarıyla Turfan’daki mumyalar arasında bir kıyaslama yapılıyor. Bu kıyaslamada, Turfan mumyalarının… …Ben orada kadın mumyaları gördüm, çocuk mumyaları gördüm, erkek mumyaları gördükm, fakrlı şeylerden. Ve o sırada, hatta bir tanesinde yeterince koruma yapılmamış, bozulmaya başlamılştı müzede gördük onları.

Bu mumyalardaki üstünlüğü bilim adamları ortaya koymaya başladılar. Bilim adamlarının ortaya koydukları bir gerçek var ki, ilk defa mumya kültürünün Türkler’den geliştiği ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da ben şimdi iştirak ediyorum. Yani ben bilim adamı değilim, ama bizim bilim adamlarımınızın bu olayın üzerine ciddiyetle eğilmeleri gerekiyor. Eğer Mısır’daki mumya kültürü olduysa, var idiyse geçmişte, onun etrafında da bir kültürün olması lazım. Mısır’ın etrafında mumya kültürüyle ilgili herhangi bir şey yok. Afrika öbür taraf, bu tarafta da yine böyle bir kültür yok. Dolayısıyla, Orta Asya’dan o bölgeye giden Türkler’in varlığı söz konusu olabilir…”

Ben bir katkıda bulunmak istiyorum bu mumyalar konusunda Urumçi mumyalarını söz konusu etmiştir, tabii ki çok önemli. Bakın, buradaki Urumçi’de teşhir edilen mumyalardan ilk birincisi 44 yaşında ve Milattan önce 1000, yani günümüzden 3000 yıllık. Bir başkası gene 1600, en yaşlı olarak da işte bu “Lolan” denilen bayan mumyası var, Doğum’dan önce 2000 bu, yani 4000. Şimdi en büyük özelli iç organlarının çıkartılmamış olması. Başka ?.. Şu andaki mumyaların durumu Mısır mumyalarına nazaran çok daha iyi olması… İleri teknolojide bir mumyalama sistemi öyledir, uygulanmıştır. Dahası, bir mumyanın üzerinde ameliyat izi var, at kılıyla dikilmiş. Amerika doktorların tespiti, dünyada ilk ameliyat veya operasyonlardan bir tanesi olarak kabul ediliyor. Dahası var; burada kumaş ekose ve boyalı ve Doğum’dan önce 2000′i konuşuyoruz, günüzmüden 4000 sene öncesini konuşuyoruz.

Türk Bilim adamı Kazım MİRŞAN yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından OT-OĞ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 Yıllarında Doğu Anadolu’dan Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Kazım MİRŞAN’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000′li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse Piramit inşa teknolojisinin Eski Mısır’a Ön-Türk Uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Tüm İnsanlık tarihini değiştirerek; MEDENİYETİN ASIL YARATICISININ TÜRKLER OLDUĞU SONUCUNU DOĞURAN bu olağanüstü keşif batılı bilim adamları(!) tarafından ısrarla görmezlikten gelinmekte ve insanlığın bilgisinden daha uzun süre saklanması mümkün olmayan bu piramitleri başka bir uygarlığa mal etmeyi amaçlayan maksatlı çalışmalar yapılmaktadır.

"Ciddi anlamda sevmediğim mevzuların en başında gelen bu avrupa medeniyeti denen ki Medeniyeti Avrupaya getiren Atalarımız yani Türkler olduğunu belgeleyen bir çok kaynak olup ve her defasında bunu örtbas etmeye çalışan Avrupanın algılayamadığı birşey varsa oda Gerçeklerdir.Gerçek er yada geç ortaya çıkar."  by Ahmet BOLAT


Güzel Bir Hikaye...



    Yeni bir gün...Yeni bir öyküyle Başlangıç yapalım :)

Japonyada bir çocuk 10 yaşlarındayken  trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş.Oysa çocugun büyük bir ideali varmış çok büyük bir judo ustası olmak istiyormuş.sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayalide yıkılan çocugun depresyona girdiğini gören babası ,Japonyanın en ünlü judo ustalarından birine götürüp neler yapılabileceğini sormuştur.
Hoca:Getir çocugu bir bakayım demiş.
Ertesi gün Baba-ogul varmışlar hocanın yanına Hoca çocugu süzmüş tamam demiş.Yarın eşyalarını getir çalışmaya başlayalım demiş.Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış ..Sonra hocasının yanına giderek ben bu hareketi öğrendim hocam başka bir hareket göstermiyecekmisiniz diye sorar.
Hocanın cevabı:Çalışmaya devam et olmuş...
2 ay,3 ay , 6ay derken çocuk okulda 1 yılını doldurmuş ve bir yıl boyunca aynı hareketi tekrarlıyıp durmuş.hocanın yanına tekrar gidip hocam 1 yıldır aynı hareketi yapıp duruyorum başka bir hareket göstermiyecekmisiniz diye tekrardan sorar.
Hoca:Sen aynı hareketi çalışmaya devam et oglum zamanı gelince yeni bir harekete geçicez der.
2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judoda 10.yılını doldurur.Bir gün hocası yanına gelip Hazır ol seni büyük turnuvaya yazdırdım yarın maça çıkacacaksın der.Çocuk haliyle şok olur.Hem sol kolu yok hemde judoda bildiği tek hareket var.Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmuyacağını düşünmüş ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.
Turnuvanın ilk gününde çocuk turnuvaya çıkar bildiği tek hareketle rakibini yenmeyi başarır.Derken ikinci , ücüncü ,ceyrek final,yarı final ve final....
Finalde çocugun karşısına son on yılın yenilmeyen büyük judocusu çıkar.Tabi bunu gören çocuk koşa koşa hocasının yanına gider,hocam hasbelkader buraya kadar geldik ancak ama bir rakibime bakın hele der.Bende ise bir kol var ve sadece tek bir hareket biliyorum der.Bukadarı bana yeter der.Bari çıkıpda rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekiliyim.
Olmaz demiş hocası .Kendine güven ,çık dövüş.Yenilirsende namusunla yenil.Çaresiz çıkmış müsabakaya maç başlamış .çocuk bildiği o tek hareketi yapıp rakibini yıkmış ve şampiyon olur.Kupayı aldıktan sonra hemen hocasının yanına koşar;
Hocam nasıl oldu bu iş ? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var.Nasıl olduda ben kazandım.
Hoca:Bak oglum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun .Okadar çok çalıştınki ,artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan kimse yok der.
Bu bir;
İkinciside o hareketin tek bir karşı hareketi var.Onun içinde rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir..!

"İnsanların eksiklikleri bazen,aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir.Ama     yeterki bu eksiklikler kafada mevcut olmasın."                                                                        by Ahmet BOLAT

Unutulmayan Melodiler.....


01. Ayla Dikmen - Anlamazdın 
02. Esmeray - Unutama Beni 
03. Semiha Yankı - Seninle Bir Dakika 
04. Turgay Merh - Çalsam Bir Gün Kapını 
05. Nil Burak - Yalnızım Ben 
06. Ayten Alpman - Tek Başına 
07. Tanju Okan - Deli Gibi Sevdim 
08. Alpay - Eylülde Gel 
09. Barış Manço - Kol Düğmeleri 
10. Atilla Atasoy - Bir Gün Beni Ararsan 
11. İlhan İrem - Anlasana 
12. Fikret Kızılok - Güzel Ne Güzel Olmuşsun 
13. Yeliz -Yalan 
14. Lale Belkız - Doğduğum Ev 
15. Nilüfer - Göreceksin Kendini 
16. Mehmet taneri - Bir Zamanlar
17. Salim Dündar - Aynalar 
18. Semiramis Pekkan - Bana Yalan Söylediler 
19. Funda - Çaresizim 
20. Selçuk Ural - Güle Gule Sana 
21. Banu - Ölsem de Bir, Kalsam da Bir 
22. Ersan Erdura - Çocuk Gözler 
23. Nükhet Duru - Ben Sana Vurgunum 
24. Ayten Alpman - Memleketim 
25. Tülay Özer - Büklüm büklüm 
26. Tanju Okan - Deniz ve Mehtap 
27. Selda Bağcan - Yalan Dünya 
28. Barış Manço - Gül Pembe 
29. Fikret Kızılok - Haberin Var mı 
30. Cem Karaca - Resimdeki Gözyasları
31. Edip Akbayram - Aldırma Gönül 
32. Erkin Koray - Fesuphanallah 
33. Orhan Gencebay - Hatasız Kul Olmaz 
34. Erkin Koray - Yalnızlar Rıhtımı 
35. Cahit Berkay - Selvi Boylum Al Yazmalım 

Birazcık Mest olalım....
by Ahmet BOLAT.

Ders niteliğinde Hikaye.

Koca yürekli çift


Farklı bir yerden geldiği belli olan yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla harvard rektörünü ile görüşmek isterler, sekreter masasından fırlayarak önlerini keser... Öyle ya, bunlar belliki taşradan gelme iki ihtiyar  Harvard gibi üniversitedene işleri olabilirdi? Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. 
İşte bu imkansızdı.. Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; “Bekleriz” diye mırıldandı... Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü..


Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter, dayanamayarak yerinden kalktı. “Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok” diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu.. Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu? Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti. Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard’da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. “Madam” dedi, sert bir sesle, “Biz Harvard’da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner...” “Hayır ,Hayır” diyerek haykırdı yaşlı kadın.. “anıt değil... Belki, Harvard’a bir bina yaptırabiliriz”. Rektör,alaycı bakışla nefret dolu bir nazar fırlatarak, “Bina mı?” diyerek tekrarladı, “Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı...” Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: “Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?” Rektörün yüzü karmakarışıktı.. yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California’ya, Palo Alto’ya geldiler. Ve Harvard’ın Artık umursamadığı Oğulları için onun adını ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular. Amerika’nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD’u.

Tarihcesini okurken altta parantez içindeki yazan harvard rektörüyle görüşme cümlesi beni bu hikayeye getirdi.


In 1876, former California Governor Leland Stanford purchased 650 acres of Rancho San Francisquito for a country home and began the development of his famous Palo Alto Stock Farm. He later bought adjoining properties totaling more than 8,000 acres. The little town that was beginning to emerge near the land took the name Palo Alto (tall tree) after a giant California redwood on the bank of San Francisquito Creek. The tree itself is still there and would later become the university's symbol and centerpiece of its official seal.
The Stanford Family
The Stanford Family
Leland Stanford, who grew up and studied law in New York, moved West after the gold rush and, like many of his wealthy contemporaries, made his fortune in the railroads. He was a leader of the Republican Party, governor of California and later a U.S. senator. He and Jane had one son, who died of typhoid fever in 1884 when the family was traveling in Italy. Leland Jr. was just 15. Within weeks of his death, the Stanfords decided that, because they no longer could do anything for their own child, "the children of California shall be our children." They quickly set about to find a lasting way to memorialize their beloved son.
The Stanfords considered several possibilities – a university, a technical school, a museum. While on the East Coast, they visited Harvard, MIT, Cornell and Johns Hopkins to seek advice on starting a new university in California. (See note regarding accounts of the Stanfords visit with Harvard President Charles W. Eliot.) Ultimately, they decided to establish two institutions in Leland Junior's name - the University and a museum. From the outset they made some untraditional choices: the university would be coeducational, in a time when most were all-male; non-denominational, when most were associated with a religious organization; and avowedly practical, producing "cultured and useful citizens."
On October 1, 1891, Stanford University opened its doors after six years of planning and building. The prediction of a New York newspaper that Stanford professors would "lecture in marble halls to empty benches" was quickly disproved. The first student body consisted of 555 men and women, and the original faculty of 15 was expanded to 49 for the second year. The university’s first president was David Starr Jordan, a graduate of Cornell, who left his post as president of Indiana University to join the adventure out West.
The Stanfords engaged Frederick Law Olmsted, the famed landscape architect who created New York’s Central Park, to design the physical plan for the university. The collaboration was contentious, but finally resulted in an organization of quadrangles on an east-west axis. Today, as Stanford continues to expand, the university’s architects attempt to respect those original university plans.
Şeytan derki ;En sevdiğim günah kibirdir.Böylesine büyük yürrekli insanları küçük şeylerle yargılamak ne zavallılık.
                                              by Ahmet BOLAT

BÜYÜK ÜSTAD.



                               HUDAİ AKSU

Hüdayi Aksu 5 Şubat 1948 yılında Bartın’da dünyaya geldi. Doğuştan gözleri görmeyen Aksu 1954 yılında Ankara Körler Okulu’na girdi ve ilkokul eğitiminden sonra sanat çalışmalarını aynı okulun sanat kısmında sürdürdü.
Kısa zamanda müziğe olan yeteneği sayesinde öğretmenlerinin dikkatini çeken Aksu ud çalışmaları sırasında Ankara Radyosu fasıl hocalarından ünlü müzisyen İbrahim Tuğberk’ten dersler aldı.
1965 yılında Körler Okulundan mezun olduktan sonra İstanbul’a geldi ve derneğin müzik ekiplerinde çalışmaya başladı.
1966 yılında Körler Okulu’nda tanıştığı ses sanatçısı Elfida Hanım’la evlendi. Bu evlilikten üç çocukları oldu. Dernek bünyesindeki müzik çalışmalarının yanı sıra Boğaziçi’nin gece hayatını oluşturan ünlü eğlence mekanlarında sanat icra eden Aksu kısa zamanda tanındı ve geniş bir hayran kitlesi edindi. Ünlü sanatçı Zeki Müren ve pek çok sanatçı Aksu’nun ud icrası ve sesine olan hayranlıklarını zaman zaman ifade etmişlerdir.
1973 yılında ilk kasetini çıkaran Aksu’nun toplam 41 albümü bulunuyor. Çoğunun gelirinden doğru-dürüst yararlanamadığı bu albümler sayesinde yurt içinde ve özellikle yurt dışında yaşayan gurbetçiler arasında önemli bir ün kazandı.
70’li ve 80’li yıllarda bugünkü tanıtım araçlarının yeteri kadar gelişmemiş olması yüzünden kitlelere ulaşma konusunda yine de sıkıntılar yaşayan Aksu’nun ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi ne yazık ki sergilediği sanatına denk düşer düzeyde olamadı. Aksu’nun da tanınma konusunda özel bir çaba içinde olmaması, onu kitlelere tanıtma önerisiyle yaklaşanlara kuşkuyla bakması gibi etmenlerin bu duruma yol açtığı söylenebilir.
1970’li yılların istikrarsız ortamında icra etmekte olduğu sanatına rağmen geleceğin belirsiz olduğunu gören Aksu bir yandan öğrendiklerini yeni nesillere aktarabilmek, diğer yandan da kendisi ve çocuklarının geleceğini güvenceye alabilmek için körler okullarında çalışmak istemesi üzerine 1977 yılında Ankara Körler Okulu’nda müzik öğreticisi olarak göreve başladı. Bir yıl sonra İstanbul Körler Okulu’na tayin edilen Aksu o zamanlar İstinye’de bulunan İstanbul Körler Okulu’nda iki yıl ud öğreticiliği yaptı.
Daha sonra öğretmenlikten ayrılan Aksu 21 yıl süreyle kesintisiz olarak Kumkapı’daki bir eğlence mekanında akşam programları icra etti. Son yıllarda yaşadığı çeşitli sağlık sorunları yüzünden işi bırakan Aksu müzik çalışmalarını farklı yerlerde ve aralıklarla sürdürdü. 4000’den fazla Türk Sanat Müziği eserini notasıyla bilen ve bunları hakkıyla icra edebilen ender müzik adamları arasındadır. Yöresel türkü ve şarkıları bile icra edebilme yeteneği yüzünden onu “tombala torbası” şeklinde niteleyenler bile oldu. İstenip de çalamadığı hemen hemen hiçbir eserin bulunmadığı söylenir.
Gösterdiği yüksek iş disiplini sayesinde aynı yerde 21 yıl gibi uzun bir süreyle kesintisiz çalışan çok az sayıdaki müzisyenlerden birisidir. Saatlerce bir eserden öbürüne geçebilen Aksu böyle uzun bir programı yalnızca 10 ya da 15 dakikalık kısa bir ara vererek sonuna kadar aynı tempoyla götürme yeteneğini gösterebilmiş, yaptığı işe saygısı yüzünden kar-kış demeden, koşullar ne olursa olsun işini aksatmadan sürdürmüş bir kimsedir. Her zaman sanatına güvenmiş ve koşullar ne olursa olsun ekmeğini taştan çıkarırcasına bir yaşam mücadelesi yürütmüş, hiçbir zorluğa boyun eğmemiş, başkalarının karşısında küçülmemiş, hakkını almak için her yolu denemiş örnek bir kişi ve iyi bir aile babası olarak tanınır. Arkadaşları arasında sevilen, körlüğü hiçbir şekilde mazeret olarak görmeyen ve diğerleri tarafından gösterilmesine şiddetle karşı çıkan bir yapıya sahiptir. Son yıllarda yaşadığı sağlık sorunları artmış ve 10 Şubat 2009 cumartesi günü kalp yetmezliğinden aramızdan ayrılmıştır.

Beni en çok düşündüren ise günümüzde daha 100 tane eseri notasıyla bilmeyen okadar çok sanatcı oldugunu iddaa eden tipler varken ,böylesine büyük ustadların hakettikleri yerlerde olmadığı ve hatta tanınmadığı bir sanat ülkesinde olmamız ne kadar üzücü.Saygı ve sevgiyle anıyoruz.  by "Ahmet BOLAT"

Harley Tutkusu.



                                                    BUNUN ADI AŞK
Harley-Davidson Amerikan motosikletleri, dünyanın en tanınmış motosiklet üretici markalarından biridir.
Efsanevi Harley Davidson motosikleti yaratılmasında ilk olarak  William Harley (21) ile Arthur Davidson (20) tarafından prototip olarak motorlu bir bisiklet hazırlandı. ABD Milwaukee’de 1901 yılında yapılan bu ilk üretim efsanenin mütevazı başlangıcı oldu.

Harley_Davidson_Factory_1903
Harley-Davidson Motor Company ise resmen 28 Ağustos 1903 tarihinde, 5 m2′lik bu garajda kurulmuş ve o gün üretime başlamıştır.
Harley-Davidson motosikletleri, kendi mirasi ve klasik tarzı ile seçkinliği yansıtmakta, motosikletli çetelerin ve gangsterlerin maceralarını hatırlatmaktadır. Kendine sadık hayranları ve maceraperest tutkunlarını kendine çeken bu motosiklet modelleri, dünya çapında en tanınmış markalarla beraber efsane statüsü elde etmiştir.
Gönülden bağlanmış takipçileri ve diğer motosiklet kulüpleri için Harley-Davidson,  bir motosikletten fazlası, ulaşım aracı değil adeta bir yaşam tarzı olmuştur. İçinde özgürlüğü hissedenler  için “O”,  sevgi, onur, dostluk ve kardeşlik kavramlarına sahip bir off-road’dur.
İlk Modelleri;
1905 Model Harley-Davidson Sol Görünüm (İlk Üretimlerden)
1905_Harley-Davidson
1905 Model Harley-Davidson Sağ Görünüm
1905_Harley-Davidson (2)

Ürettikleri motosiklet 10 yıl sonra önemli bir parça değişimi olmadan 134.000 km. ye ulaşınca o zamanlar dayanıksız tüketim aleti olarak bilinen motosikletlere olan ön yargının kırılmasında önemli bir rol oynadı ve 1913 yılında Harley-Davidson’un sloganı önemli bir parça değişimi olmadan 100.000 mil oldu.Yeni oluşan bu yeni dayanıklılık algısını pekiştirmek için de o tarihten itibaren zorlu koşullarda yapılan motosiklet yarışlarına katılmaya başladılar. Alıcılarının gözünde oluşan dayanıklı marka imajını yıllarca koruyan Harley-Davidson motoru ticari amaçlarla kullananların da gözdesi oldu, taşıma işleri için 3 tekerli sepetli motosiklet de üretmeye başladılar ve oldukça yüksek satış rakamlarına ulaştılar.Harley-Davidson’un yıllara ve kötü koşullara başarı ile direndiğini gören Amerikan ordusu 1. Dünya savaşı sırasında 20.000 tane Harley motosiklet satın aldı, bu satış sonrası Harley-Davidson dünyanın en varlıklı motosiklet şirketi oldu ve 1921 yılında 67 ülkede satılmaya başlandı.Bütün bu gelişmelerin de etkisi ile 1930 yılında kült olacak Harley-Davidson tasarımını yaptılar ve aradan yıllar geçmesine karşın günümüzdeki Harley motorlar bu tasarım ve motor yerleşimi baz alınarak üretiliyor(3).2. Dünya savaşı sırasında gene Amerikan ordusuna yüksek satış yapan Harley-Davidson, 2. Dünya savaşından sonra alıcı kitle arayışına düştü çünkü 1950 lerde ABD çok zenginleşip bir otomobil toplumu olmuştu. Harley-Davidson da çareyi klasik tasarıma sahip kaliteli prestijli motorlar üretmekte buldu ve reklamlarında Elvis Presley gibi ünlüler yer almaya başladı(4) ve o zamanın ünlüleri ve varlıklılarının dikkatini çeken bir motosiklet markası oldu.1960’larda zamanın modası olan küçük hacimli motorlar ile rekabet etmek için scooter dahi üreten Harley-Davidson başarısız olunca bir daha asla özgün tasarımından ve hedef kitlesinden vazgeçmedi. 1970 ‘lerde de ucuz ve teknolojik olan Japon ve Uzakdoğu motosikletleri ile rekabete girdi. Ancak yıllarca süren ve başarısız olan rekabet Harley-Davidson’u çok yıprattı.1983 yılında Amerikan hükümeti Harley-Davidson’un isteği üzerinde Amerikan mallarının pazardaki yerini koruması için ithal motorsikletlere 4 yıllığına yüksek vergi koydu ve bu kısa süre içerisinde özellikle pazarlama tekniklerini ve müşteri ile ilişkilerini geliştiren Harley-Davidson bu süreci de başarı ile atlattı. Günümüzde dünyada en çok tutulan ve en çok hayranı olan motorsiklet markası ve Amerikan kültürünün değişmez bir parçası olmayı hala sürdürüyor.



Biraz özgürlük iyi gelir."Ahmet BOLAT"




Güzel Türkiyem...

Dev heykeller mekani Nemrut
Adiyaman'in Kahta ilcesinde bulunan ve icinde Kommagene Kralligi'nin antik kentini barindiran milli park icerisinde, aslan ve kartal heykellerinin arasinda 7 metreye varan dev heykeller bulunuyor. Bolge, tarih meraklilari icin ideal.

Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_1-1.jpg

Dogayla ic ice bir kasaba
Karadeniz'in sirin kasabalarindan olan Amasra, sakin bir tatil isteyenler icin ideal bir mekan. Dogal guzelliklerinin yani sira, kalesi, muzesi ve Cenova satosuyla tarihо bir tur da yapabilirsiniz
İsim:  git_gor_2-1.jpg
Görüntüleme: 1354
Büyüklük:  21.6 KB (Kilobyte)



Amasya'nin nehir guzelleri
Bir Ic Anadolu sehrinde de sizi sasirtacak seyler olabilir. Sehrin merkezinden gecen Yesilirmak'in kenarinda siralanan ve geleneksel Osmanli evinin butun ozelliklerini bunyesinde tasiyan Amasya evleri bu sehri gormek icin iyi bir neden
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_3-1.jpg


Tarih ve gizemi birlikte gorun
Likya, Roma ve Bizans uygarliklarindan kalan tarihо yapilari olan Olimpos'ta hem dogal hem gizemli bir tatil gecirebilirsiniz. Cirali'da 3 bin yildir yanan atesi gorebilir, dunyanin en guzel kumsallarindan birinde denize girebilirsiniz

İsim:  git_gor_4-1.jpg
Görüntüleme: 1392
Büyüklük:  28.5 KB (Kilobyte)


Baliklar ve kuslarla beraber
Bursa'ya 34 km. uzakliktaki Uluabat Golu, yapisi itibariyla degisik turden yuz binlerce su kusuna beslenme ve barinma olanagi sagliyor. Su icinde yasayan canlilar icin de zengin bir yapiya sahip golde 21 cesit balik bulunuyor.

İsim:  git_gor_5-1.jpg
Görüntüleme: 1221
Büyüklük:  54.4 KB (Kilobyte)

Sirince: Ege'de bir Rum koyu
Izmir'in Efes harabeleriyle unlu Selcuk ilcesinin 8 km. dogusunda uzum baglari, seftali bahceleri ve zeytinliklerle cevrili tarihо bir Rum koyu Sirince. Burada yapilan Sirince evleri de 19. yuzyil Anadolu mimarisini yansitiyor.


İsim:  git_gor_6-1.jpg
Görüntüleme: 1225
Büyüklük:  69.4 KB (Kilobyte)


Istanbul'a nefes aldiran yerler
Istanbul'da yasiyorsaniz yakin yerlere kacmak istersiniz. Iste; tarihi Polonezkoy, iki akarsu arasinda kalan sirin mekan Agva veya Istanbul Bogazi'nin Anadolu yakasi Karadeniz girisinde yer alan Anadolu Feneri onerebilecegimiz mekanlar.

Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_7-1.jpg

Osmanli koyu Cumalikizik
Bursa'ya 2 km. uzakliktaki Cumalikizik, Orhangazi'nin Bursa'ya girmeden once yaptirdigi koylerden biri. Osmanli mimarisinin en guzel orneklerinin verildigi evlerden olusan koye giderseniz, dar sokaklardan akan sular sizi karsilayacak


Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_8-1.jpg



Hem kaplicasi hem yesili
Tatilde herkes farkli yerleri tercih eder. Eger kaplica seceneginden yanaysaniz, Inegol'e 27 km. uzakliktaki Oylat Kaplicalari' ni tercih edebilirsiniz. Orman icindeki mekan, size hem yesilin en guzelini hem de sifali sularini sunuyor.

Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_9-1.jpg



Ege'nin ikiz kardesleri
Kalekoy'de Turkiye'nin en son gun batimini yasamak, Zeytinli'de dibek kahvesi icmek ve Hristo'nun tatlilarini yemek isterseniz Gokceada'ya yelken acin. Rum koylerini tek tek gezin.
İsim:  git_gor_10-1.jpg
Görüntüleme: 1208
Büyüklük:  20.9 KB (Kilobyte)


Erzurum'da bir selale
Tortum'a 35 km. uzakliktaki selale, 48 metrelik yuksekligi ile Asya ve Avrupa'nin en buyuk, dunyanin ise ucuncu buyuklukteki selalesi olarak biliniyor.
İsim:  git_gor_11-1.jpg
Görüntüleme: 1081
Büyüklük:  52.2 KB (Kilobyte)



Dunyanin sorfcusu burada

Alacati, her milletten sorfcunun akin ettigi yerlerin basinda geliyor. Hem ruzgariyla yilin tum zamanlarinda sorf yapma imkani taniyor hem de dogal guzellikleri, mimarisi ve yetistirilen dogal urunleriyle sizi bekliyor.
İsim:  git_gor_12-1.jpg
Görüntüleme: 1210
Büyüklük:  77.7 KB (Kilobyte)




Koycegiz, tarih ve doga...
Bir liman kenti olarak tarihi 4 bin yila dayanan sehrin, tercih edebileceginiz cok farkli ozellikleri bulunuyor. Ornegin, Sultaniye koyunde termal kaplicalara gidebilir, Yayla koyu ve Gokceova'da safari yapabilirsiniz.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_13-1.jpg



Kalem ustalarinin cilehanesi

Selcuklular doneminde insa edilen Sinop Cezaevi, 1997 yilina kadar siyasi mahkыmlarin gonderildigi cezaevi olarak varligini surdurdu. Muzeye donusturulen hapishanede Refik Halit Karay, Sabahattin Ali ve Necip Fazil Kisakurek gibi isimler kalmis
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_14-1.jpg



Dogada sessiz bir tatil
Datca merkeze 25 km. uzakliktaki Palamutbuku' nde denize girebilir, seffaf sularinda balik avlayabilir ve yakin yerlere tekne turuna cikabilirsiniz. Sit alani olarak belirlenen koy, denizi ve dogayi sevenler icin iyi bir tatil imkani sunuyor
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_15-1.jpg



Denizi de dogasi da essiz

Fethiye'ye bagli Oludeniz'de, dunyanin en guzel kumsalinda denize girebilir, Kelebekler Vadisi ve Gemiler Adasi'ni gorebilir, Babadag'dan yamac parasutu yapabilirsiniz
İsim:  git_gor_16-1.jpg
Görüntüleme: 2657
Büyüklük:  56.7 KB (Kilobyte)




Kanyonda surpriz yolculuk
Fethiye-Antalya arasindaki 18 km. uzunlugundaki Saklikent, olaganustu guzellikler sunan bir vadi olarak karsimiza cikiyor. Ilerlemek icin kayalara tirmanacaginiz mekan size farkli bir deneyim sunacak.
İsim:  git_gor_17-1.jpg
Görüntüleme: 1194
Büyüklük:  35.8 KB (Kilobyte)



Adalarda gezmenin zamani
Istanbul'da gezilip gorulmesi gerekli yerler listesinin basinda mutlaka Adalar olmali. Ozellikle de Buyukada. Yaz, adalara gitmek icin en uygun mevsim.
İsim:  git_gor_18-1.jpg
Görüntüleme: 1308
Büyüklük:  62.2 KB (Kilobyte)



Sille'yi gormeden gitmeyin
Konya, tarihi ve kultur mirasi ile tam bir acik hava muzesi. Hz. Mevlana'nin iklimini hissetmek, onu yasamak isteyenler yolunu muhakkak bu kente dusurmeli.
İsim:  git_gor_19-1.jpg
Görüntüleme: 1168
Büyüklük:  61.8 KB (Kilobyte)



Uzungol henuz bozulmadan.. .
Uzungol, daglarin arasina gizlenmis bir dus bahcesi adeta. Yesilin bin bir tonu, rengarenk cicekler, yayla serinligi... Yapilar henuz cogalmadan yolunuzu Uzungol'e dusurun.
İsim:  git_gor_20-1.jpg
Görüntüleme: 1174
Büyüklük:  54.7 KB (Kilobyte)


Kapadokya anlatilmaz, yasanir
Kapadokya'da balon turu fotograflarina bakip ic gecirenlerden misiniz? Cevabiniz evetse bu yaz, tatilinizin bir kismini peribacalarini gormeye ayirin.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_21-1.jpg



Bir masal sehri Harran
S.Urfa'nin 45 km. guneydogusundaki Harran, Mezopotamya ile Akdeniz'i birlestiren onemli bir durak noktasi. 5 bin yillik bir gecmise sahip. Ilk caglardan beri onemli kultur merkezi.

İsim:  git_gor_22-1.jpg
Görüntüleme: 1209
Büyüklük:  43.9 KB (Kilobyte)



Sinan'in saheseri Selimiye
Edirne Selimiye Camii, Mimar Sinan'in basyapitlarindan biri. Ayni zamanda Osmanli-Turk mimarisinin de doruk noktasi. Iceride bulunan cinilerin, hatlarin, mermerlerin ve islemelerin hepsi ise ayri bir sanat eseri.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_23-1.jpg



Ege'nin beyaz incisi
Denizli'de bulunan ve Antik Havuz, Antik Tiyatro, Arkeoloji Muzesi'nin de yer aldigi bolgeyi, hem bir doga harikasi hem de tarihо bir mekan olarak gezebilirsiniz.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_24-1.jpg



Hem Selcuklu hem Osmanli
Dogubayazit' in 5 km. uzaginda sarp kayalar uzerine kurulmus 116 odali Ishakpasa Sarayi, Turkistan, Selcuklu ve Osmanli mimari ozelliklerini birlestiren bir yapi olarak karsimiza cikiyor.
İsim:  git_gor_25-1.jpg
Görüntüleme: 1234
Büyüklük:  53.6 KB (Kilobyte)



Antik guzel Aspendos
Aspendos, amfi tiyatrosuyla meshur bir antik kent. Antalya'nin 49 km. batisinda yer aliyor. M.S. 2. yy'da Romalilar tarafindan insa edilen tiyatro 15 bin kisi kapasitesi ile en iyi korunmus eski yapilardan.
İsim:  git_gor_26-1.jpg
Görüntüleme: 1813
Büyüklük:  97.3 KB (Kilobyte)



Uluslararasi une sahip
Uluslararasi bir une sahip Demre'de Noel Baba Kilisesi, Myra antik kentinin daga ustalikla oyulmus kaya mezarlari gorulmeye deger yerler. Kas'a 40 km. mesafede bulunuyor.
İsim:  git_gor_27-1.jpg
Görüntüleme: 1042
Büyüklük:  86.1 KB (Kilobyte)



Ordu'ya Boztepe'den bakin
Doganin tum guzelliklerinin comertce sergilendigi bir ilimiz Ordu. Karadeniz'in en temiz kumu ve en uzun sahil seridine sahip. Yesil ile mavinin kucaklastigi sehri, Boztepe'den seyretmenin keyfine doyum olmaz.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_28-1.jpg



Sogut'te tarihe yolculuk
700 yillik Osmanli Devleti'nin ilk baskenti olan Sogut, Bilecik'in 29 km. dogusunda. Sogut'e yolunuzu dusurup Ertugrul Gazi, Dursun Faki ve Seyh Edebali'nin turbelerini ziyaret edip, dua edebilirsiniz.
İsim:  git_gor_29-1.jpg
Görüntüleme: 1187
Büyüklük:  53.2 KB (Kilobyte)


Kultepe'yi dunya taniyor
Anadolu'nun en eski yazili kaynaklari da Kayseri'nin 8 km. dogusundaki Kultepe'de bulundu. Kultepe kazilari butun dunyanin yakindan takip ettigi bir calisma.
İsim:  git_gor_30-1.jpg
Görüntüleme: 1134
Büyüklük:  56.8 KB (Kilobyte)



Iznik'e bir gun ayirin
Yolunuz Bursa'ya dustuyse Iznik'i mutlaka gormelisiniz. Selcuklu ve Osmanli eserlerinin kol kola verdigi bu sirin ilce Bursa'ya bir saatlik mesafede. Cinileri de dunyaca unlu.
İsim:  git_gor_31-1.jpg
Görüntüleme: 1129
Büyüklük:  56.2 KB (Kilobyte)



Yedi renkli gol Egirdir
Isparta sinirlari icindeki Egirdir Golu'nun manzarasi yilin her mevsimi harika. Genelde camgobegi renginde olan gol; bazi gun ve saatlerde degisik renklere burundugu icin halk arasinda yedi renkli olarak aniliyor.
İsim:  git_gor_32-1.jpg
Görüntüleme: 1557
Büyüklük:  34.9 KB (Kilobyte)



Kutsal baliklara yem atin
Balikligol, (Aynzeliha ve Halil-ur Rahman Golleri ) Ibrahim Peygamber'in atese atildiginda dustugu yer olarak biliniyor. Bu iki gol Urfa'nin en cok ziyaretci ceken yerleri.
İsim:  git_gor_33-1.jpg
Görüntüleme: 1754
Büyüklük:  54.5 KB (Kilobyte)



Mardin'i gormeden olmaz
Tasin insan yasamindaki yerini, insan emeginin tasi nasil sekillendirdigini gormek icin dinlerin, mezheplerin harman oldugu Mardin'e yolunuzu dusurun.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_34-1.jpg



Van Golu'nde gunbatimi

Van kulturel birikimi ve dogal guzellikleri, yoresel dokusuyla Anadolu'nun motiflerini yasatabilen bir kent. Turkiye'nin en buyuk golu bu ilimizde. Van Golu uc de ada barindiriyor: Bu adalardan en meshuru Akdamar
İsim:  git_gor_35-1.jpg
Görüntüleme: 1269
Büyüklük:  84.4 KB (Kilobyte)



Dogal serinlik Ayder Yaylasi
Ladin ve kayin ormanlariyla kapli yayla Camlihemsin ilcesine 16 km. mesafede. Ayder, zengin florasinin yani sira kaplicasi ile de bolgenin en cok tercih edilen tatil yerlerinden biri.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_36-1.jpg


Ashab-i Kehf ziyareti
Kur'an-i Kerim'in Kehf Sыresi'nde gecen "Yedi uyuyanlar magarasi" her yil ziyaretci akinina ugruyor. Bircok Kur'an meal ve tefsirinde, Ashab-i Kehf magarasinin Tarsus'ta oldugu belirtiliyor.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_37-1.jpg



Damlatas astima iyi gelir
Alanya icin cok rahatlikla bir magaralar kenti diyebiliriz. Dunyaca unlu magarasi Damlatas'tir. Magara, buyuleyici guzelliginin yani sira astim hastalarina iyi gelen havasiyla da bilinir.



Acik hava muzesi Harput
Elazig'a 5 km. mesafedeki Harput ilcesi bir acik hava muzesi gorunumunde. Muzesi, kalesi, Ulu Cami, Meryem Ana Kilisesi ve Buzluk Magarasiyla gorulmeye deger bir turizm merkezidir.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_39-1.jpg



Bolu'nun gerdaninda inciler
Daglarin arasindaki vadilerde zamanla olusan ve yan yana siralanan goller Yedigoller olarak aniliyor. Doga meraklilari icin ideal bir mekan.
İsim:  git_gor_40-1.jpg
Görüntüleme: 1060
Büyüklük:  67.8 KB (Kilobyte)



Gelibolu Yarimadasi'nda tarih
Birinci Dunya Savasi'nin en kanli carpismalarinin yasandigi Gelibolu Yarimadasi, adeta bir savas muzesi gorunumunde. Canakkale'de bulunan sehitlik, bircok ziyaret mekani ile hem yerli hem de yabanci turistlerin ilgisini cekiyor.
İsim:  git_gor_41-1.jpg
Görüntüleme: 1303
Büyüklük:  56.4 KB (Kilobyte)


Antik kentte gizemli yolculuk
Izmir'in Selcuk ilcesi yakinlarindaki 4 bin yillik Efes Antik Kenti, kiliseleri, carsilari, magaralari, cesmeleri ile en cok ilgi ceken turistik mekanlardan.
İsim:  git_gor_42-1.jpg
Görüntüleme: 1009
Büyüklük:  58.9 KB (Kilobyte)


Ilk uygarliklardan bugune
Karain magaralari, Turkiye'nin en buyuk ve ayni zamanda icinde insan yasayan dogal magaralari arasinda yer aliyor.
İsim:  git_gor_43-1.jpg
Görüntüleme: 1105
Büyüklük:  27.8 KB (Kilobyte)



Mozaik kent Zeugma
Gaziantep ili, Nizip ilcesinde yer alan antik sehir, Roma doneminden kalan mozaikleri ile taniniyor.
İsim:  git_gor_44-1.jpg
Görüntüleme: 1163
Büyüklük:  44.5 KB (Kilobyte)



Doganin kucaginda bir dus
Bolu'nun yani basinda kivrila kivrila cikan bir yolla ulasilan Golcuk, bir minyatur gol olarak karsiniza cikiyor. Daha buyuk bir golun yer aldigi Abant ise, keyifli bir yuruyus yapmak, pedal cevirmek, fayton gezintisine cikmak icin ideal...
İsim:  git_gor_45-1.jpg
Görüntüleme: 1244
Büyüklük:  48.6 KB (Kilobyte)


Cami ve kilise bir arada
Kars'ta, farkli uygarliklari simgeleyen eserlerin bulundugu Ani Harabeleri, en cazip turizm merkezlerinden biri. Farkli uygarliklara ait cami, kilise, kervansaray ve manastirin yer aldigi mekan tam tarihseverlere gore...
İsim:  git_gor_46-1.jpg
Görüntüleme: 1281
Büyüklük:  43.6 KB (Kilobyte)



Artvin'in her koyu bir yayla
Artvin'in de yuzde 51'ini yaylalar olusturuyor. Burada, Sahara Yaylasi (Savsat), Bilbilan Yaylasi (Ardanuc), Kafkasor Yaylasi'ni (Merkez) gorebilirsiniz. Vadiler de bunlarin arkasindan gelir.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_47-1.jpg



Tarih, oksijen ve trekking!

Canakkale ve Balikesir arasinda bulunan Kazdaglari, yemyesil dogasi, tarihо kalintilari, dereleri ve selaleleriyle gorulmeye deger bir belde.
İsim:  git_gor_48-1.jpg
Görüntüleme: 995
Büyüklük:  26.5 KB (Kilobyte)



Anadolu'nun butun guzel evleri
Karabuk'e bagli bir Karadeniz kasabasi olan Safranbolu, klasik Osmanli kent mimarisini yansitan evleriyle taniniyor. Turkiye'de 'Dunya Mirasi Listesi'nde yer alan 9 kulturel varliktan biri...
İsim:  git_gor_49-1.jpg
Görüntüleme: 990
Büyüklük:  26.4 KB (Kilobyte)



Kulturlerin kavsak noktasi
Mardin ve Batman arasinda yer alan Hasankeyf, konum itibariyla kulturlerin kavsak noktasinda bulunuyor.
Türkiye'nin Gezilecek görülecek en güzel 50 Yeri Mutlak bakýn.-git_gor_50-1.jpg


Konuyla pek alakası yok ancak cok gulmustum taksimde elinde pankartlı adamı görünce ;  
                                       Kırmızı Alarm!!! Çılgın Türkler Geliyor...   by "Ahmet BOLAT"